Sayın Başkan, Değerli milletvekilleri,
Aziz Milletim!
2022 Yılı Bütçe Kanunu Teklifi hakkında DEVA Partisi adına söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum,
Doğrusu artık bütçenin kendisini görüşmeye gerek kalmadı, çünkü iktidarın hukuksuzluğu ve hesapsızlığı sebebiyle bütçe daha Genel Kurul’da görüşmeler başlamadan kadük oldu.
Netice itibarıyla bugün hukuksuzluğun tamamen sıradanlaştığı bir ülkenin parlamentosundan sesleniyorum sizlere.
Bugün bırakın anayasal bir devlet olmayı, anayasalı bir devlet olma iddiasının dahi can çekiştiği bir ülkeyiz.
İktidar kuvvetler ayrılığını reddetmekte, Cumhurbaşkanı Anayasa’ya aykırı olarak tüm gücü elinde toplamış, “Devlet Benim” anlayışı ile hem yürütme hem yasama hem de yargı konumunda.
Anayasal bir devlette devletin gücü hukukla sınırlıdır. Bizde ise iktidar, Anayasayı ayak bağı olarak görmekte, yetkisiz ve sınırsız güç kullanmaktadır.
Devleti, taahhütlerini yerine getirmeye zorlayan en temel aygıt, bağımsız yargıdır. Bizde iktidar yargıyı bizzat kendisine bağlamıştır.
Herkesi tehdit eden, baskıcı otoriter bir anlayış ile kişilerin ceza yaptırımları aracılığıyla ezildiği, kurumların itibarsızlaştırıldığı, yargı kararlarının uygulanmadığı bir dönemden geçiyoruz.
Demokratik hukuk devletinden uzaklaştıkça, millet olarak fakirleşmekteyiz.
Bugün içinde bulunduğumuz ama iktidarın duymadığı ve görmediği, vicdanların körelmesi gerçeğini zaten rakamlar gözler önüne seriyor.
Dünya Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 128 ülke arasında 117. sıraya geriledik.
Uluslararası demokrasi endekslerinde en gerilere düştük; Benin, Gambia ve Haiti gibi 3. dünya ülkeleriyle aynı kategorideyiz.
Anayasa Mahkemesi’nin istatistiklerine göre, 2012-2021 yılları arasında esastan incelenen bireysel başvuruların %94,8’i hakkında ihlal kararı verilmiştir. Bu bile bize, ben dahil hepimize utanç vesilesi olarak yeter.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2020 yılı istatistiklerinde Türkiye 47 ülke arasında hak ihlallerinde ikinci sıradadır.
Geçtiğimiz hafta Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Anayasamızın gereği olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının uygulanmasını iktidarın engellemesi nedeniyle başlattığı ihlal prosedürü ile hukuksuzluk karnemize bir utanç daha eklemiş olduk.
Değerli Milletvekilleri,
Hak ve özgürlüklerin bekçisi olan Anayasa Mahkemesi, iktidar ve ortağı tarafından sürekli taciz edilmektedir.
Kararları reddedilen Mahkeme’nin kapatılması ya da yetkilerinin kısıtlanması tehditleri artık olağanlaştı.
İktidar ortağı hukuk devleti anlayışından o kadar kopmuş ki Anayasa mahkemesinin kapatılmasını terörle mücadelenin gereği olarak tanımlıyor.
Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyelerini itham ve tehdit edebilen ve “Şüpheli ve suçluların bacaklarını kırın, suçu bana atın” diyen bir İçişleri Bakanı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı açıklandığında “Karşı hamlemizi yaparız” diyen ve kendi vatandaşını 4 yıldan fazla cezaevinde yokluğa mahkûm eden bir Cumhurbaşkanı. Gerçekten kahredici bir durum...
Gerçekten utanma duygusunu yitirmemiş olan için kahredici bir durum.
Adalet duygularını geçtim, merhamet duygularından da bu kadar kopulmamalıydı.
Aziz Milletim,
Ülkemizi her açıdan düştüğü bu derin kuyudan çıkarmak hepimizin görevidir.
Bizler; Yahya Efendi’nin Kanuni Sultan Süleyman’a yazdığı o meşhur yazısında dediği gibi:
“Bir yerde zulüm yayılırsa,
Haksızlık şayi olursa,
Sonra, koyunları kurtlar değil çobanlar yerse,
Bilenler de bunu söylemeyip susarsa,
Fakirlerin, yoksulların, muhtaçların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkarsa,
Bunu da taşlardan başka kimse işitmezse,
Herkes, sadece "ben-ben" derse,
Ve tüm bunları görüp/işitenler, "Neme lazım be…" derse;
İşte o zaman, devletin sonu gelir.”
Bu sebepten dolayı bu mücadeleyi veriyorum. Şu anda verdiğimiz mücadele, haysiyet mücadelesidir. İktidar ülkeyi koyu karanlığa boğmuş olsa da bizler aydınlık günlerin ümidiyle tüm gücümüzle çalışacağız.
Tek amacımız, tüm vatandaşlarımızın insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesidir.
Adaletsizliklerin son bulmasının mücadelesini veriyoruz. İnsan onurunun korunmasını ve yüceltmeyi varlık sebebi kabul eden özgürlükçü bir devlet anlayışını tesis edene kadar bu mücadelemizi sürdürmeliyiz.
Aziz Milletim,
Gerçekten güç sarhoşluğunun sonu geldi.
Güç sarhoşluğu artık sona yaklaştı.
Bu iktidara artık söz söylemenin bir anlamı da kalmadı.
Bundan sonraki tek gündemimiz ve derdimiz milletimiz için mutlu yarınları inşa etmek olsun.
Hepinizi DEVA Partisi adına saygı ve muhabbetle selamlıyorum.