Vatandaşlarımızın yargılama faaliyetlerine etkin bir biçimde ulaşabilmesi, bu faaliyetlerin eşit ve tarafsız olarak sağlanması, adaletin, insan hakları ve temel özgürlüklerinin etkin korunması; tarafsız ve bağımsız bir yargının varlığı ile avukatlık mesleğinin bağımsızlığına bağlıdır. Keza avukat ile müvekkil ilişkisine saygı duyularak, hangi merciden veya hangi sebeple olursa olsun, baskı ve müdahaleye maruz kalmaksızın savunma hakkının ifa edilebilmesi, demokrasinin ve hukuk devletinin önemli bir şartıdır. Çünkü yargının kurucu unsuru olan avukatlar; hukukun, adaletin, özgürlüğün ve hukuki güvenliğin koruyucusudurlar.
Ne var ki ülkemizde adaletin hakkaniyete uygun olarak yerine getirilmesi yükümlülüğü ve hukukun üstünlüğü ilkesinin göz ardı edilmesi nedeniyle, avukatların yargı sistemindeki yeri ve önemi içselleştirilememiş ve avukatlar en çok hak ihlaline maruz bırakılan meslek gruplarından birisi haline gelmiştir.
Hak arama özgürlüğünün güvencesi ve savunma hakkının temsilcisi avukatlar; mesleklerini icra ederken ya da mesleklerinden dolayı baskı altında tutulabilmekte, hatta bu yüzden tutuklanabilmektedir. Maalesef hala yüzden fazla avukat cezaevinde ve her yıl birçok avukat da avukatlık mesleğini icra ettiği için öldürülmektedir. Avukatın gözaltındaki ya da cezaevindeki müvekkilleri ile görüşmesi engellenmekte, görüşme sırasında; müvekkilin avukatına veya avukatın müvekkiline verdiği belge veya belge örnekleri, dosyalar ve aralarındaki konuşmaya ilişkin olarak kendilerinin tuttukları kayıtlar incelenmek istenmekte, cezaevindeki müvekkilin avukatı ile yaptığı görüşmeler dinlenebilmekte ve kayda alınabilmektedir. Dosyaya getirilen keyfi gizlilik kararları gereğince avukatın dava dosyalarını incelemesine ve bilgi-belge toplamasına izin verilmemektedir. Avukatların üzeri, bürosu ya da konutunda yapılan aramalarda mevzuatın tanıdığı ayrıcalıklara riayet edilmemektedir. Avukat müvekkil ilişkisinin gizliliğine uyulmamakta, avukatın mali sorunları göz ardı edilmektedir.
Tüm bu sorunlar adaletin işleyemez hale getirildiği ülkemizde silahların eşitliği ve hakkaniyet ilkelerine zarar vermekte, hukuka ve adalete olan güveni zedelemektedir. Zedelenen güvenin onarılabilmesi için; yargının tarafsız ve bağımsızlığının yeniden sağlanması, adaletin hakkaniyete uygun olarak yerine getirilmesi yükümlülüğüne riayet edilmesi, savunma hakkına saygı duyulması ve avukatların hak ve yükümlülüklerinin güvence altına alınması gerekir. Son dönemdeki hukuksuzluklar ve adil olmayan yargılamalar dikkate alındığında, iktidarın kontrolüne girmiş bir yargı ile hukuk devleti ilkesinin bağdaşmayacağı aşikardır.
Diğer taraftan dünyada yaşanan korona virüs salgını sebebiyle duruşmaların acil olmayan durumlarda ertelenmesi ve devletimizin “Evde kal” uyarıları nedeniyle, bürolarını kapatmak zorunda kalan avukatlar ile yanlarında çalışan avukat ve stajyer avukatlar için ilgili Bakanlıkların acilen ekonomik önlemler alması gerekir. Bu bağlamda; kısa çalışma ödeneği olarak sağlanan geçici gelir desteğinin tüm sigorta ile çalışan avukatları kapsayacak şekilde düzenlenmesi, SGK prim borçları, beyanname, vergi ödeme vb. mükellefiyetlerin ertelenmesi, KDV oranlarının indirilmesi, CMK ve Adli Yardım ödeneklerinin acilen ödenmesi sağlanmalıdır.
Bu çerçevede, Türkiye'de avukatların ve baroların baskı altında olmadan mesleklerini özgürce icra etmesi, bağımsız ve tarafsız yargının, savunma hakkının ve hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi ideali için hep birlikte daha fazla mücadele etmemiz gerektiğini hatırlatıyor, hak savunucusu tüm avukatların 5 Nisan Avukatlar Günü’nü kutluyorum.