“En ufak bir değişiklik yok. Boş lafları bırakın, samimi olun ve icraat ortaya koyun!”
DEVA Partisi İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısı ile 14 Mayıs seçimlerinin ardından kurulan hükümetin “Adalet, Demokrasi, İnsan Hak ve Hürriyetleri”ne ilişkin 100 günlük karnesini ve acilen atılması gereken adımları değerlendirdi.
AK Parti’nin seçimden önce açıkladığı “Türkiye Yüzyılı İçin Doğru Adımlar” başlıklı 2023 Seçim Beyannamesi’nde, Türkiye’nin tekrar demokrasi ve hukuk devleti rotasına dönebilmesi için yapması gerekenlerin yer aldığını belirten Yeneroğlu, “Beyannameyi okuduğunuzda ifade edilen hususların büyük çoğunluğunun lafta doğru olduğunu görüyoruz. Yani iktidar vatandaşlarımızın daha mutlu ve daha huzurlu olması için ne yapması gerektiğinin farkında.
O halde ‘Ne yapılması gerektiğini madem biliyorsunuz, şimdiye kadar neden yapmadınız?’ diye sormamız gerekiyor ama bu, bugünün konusu değil.” dedi.
Açıklanan seçim beyannamesinde yer alan maddelerin olumlu hedefler olduğunu ancak iktidarın zihin dünyasının demokrasi, hukuk devleti ve adalet ile bir araya getirilmesinin mümkün olmadığını belirten Yeneroğlu, “Daha bu hafta Cumhurbaşkanı yine ülkenin başsavcısı olduğunu ortaya koymadı mı, bir milletvekili ile ilgili yargısız infazda bulunmadı mı? Daha üç gün önce yargının tespit dahi etmediği suçları kişilere isnat ederek asıl hükmü veren kendisinin olduğunu itiraf etmiş olmadı mı? Hukukun Üstünlüğü Endeksinde: 140 ülke arasında 116'ncı, Hükümetin Hukuka Bağlılığı Endeksinde: 140 ülke arasında 135'inci, Dünya’da Özgürlük Raporunda ise 195 ülke arasında, ‘Özgür olmayan’ 49 ülkeden biriyiz. İnkâr edemeyeceğimiz gerçek bu.” ifadelerini kullandı.
Yeneroğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Maalesef ülkemizde ne temel haklar güvence altındadır ne de yasama ve yargı Cumhurbaşkanından ibaret yürütme organından bağımsızdır. İşte bu sebeple istendiği kadar ‘özgürlükçü’ olduğu iddia edilen yeni bir Anayasa vaat edilsin, dağ fare doğuracaktır.”
‘Bu zihin dünyasının hukuk devleti ile bir araya getirilmesi mümkün değil’
“İktidarın yaptıkları ortadadır, kullandığı dil zihin dünyalarına işaret etmektedir. Ve bu zihin dünyasının demokrasi ile, hukuk devleti ile, adalet ile bir araya getirilmesi maalesef mümkün değildir. Çünkü ayinesi iştir, lafa bakılmaz der atalarımız.”
‘100 günde oturuşunuzdan kalkışınızdan bize ne yapacağınızı açıkça gösteriyorsunuz’
“İlk 100 gündeki hallerine bakıyoruz, en ufak bir değişiklik yok. Gelen geçeni yine terörist ilan ediyorlar. Beğenmediklerine hakaret ediyorlar, aşağılıyorlar ve hedef gösteriyorlar. Bu yaklaşımlarla mı ülkeye yüksek standartlı demokrasi getireceksiniz? Veya sizin yüksek standartlı demokrasiden anladığınız bu mu? Medeni dünyanın anladığı yüksek standartlı demokrasi mi yoksa yeni bir şey mi icat ettiniz yine. Kaldı ki iktidar, Ayrımcılık ve Nefretle Mücadele Kurulu’nu Avrupa Birliği üyelik süreci doğrultusunda 10 yıldır çeşitli belgelerde bizlere vaat ediyor. Madem ne yapılması gerektiğini biliyorsunuz, neden karnenizde olumlu bir adım yer almıyor? 100 günde oturuşunuzdan kalkışınızdan bize ne yapacağınızı açıkça gösteriyorsunuz. Bu yüzden artık laf değil, icraat bekliyoruz biz.”
Mafya-siyaset yargı üçgenine değinen Yeneroğlu, onlarca eylem planının, yargı reformunun karnesi çıkartılsa bile bunların laftan öteye geçmediğini artık herkesin gördüğünü belirterek sözlerine devam etti:
‘Mafyayı koruyup kollayan siyasetçilerin üzerine gidebiliyorlar mı?’
“Bir kişiye kısıtlı operasyon şovunun ötesine geçen derinlemesine bir temizlik var mı? Cezaevinden tahliye edilen mafya liderleriyle poz verenlere iki çift laf söyleyebiliyorlar mı? Dibine kadar yolsuzluğa, rüşvete bulaşmış yüksek yargıçların üzerine gidebiliyorlar mı? Mafyayı tahliye ettiren, Ankara’da milletin gözü önünde gerçekleştirilen siyasi cinayetin üzerine gidebiliyorlar mı? Halil Falyalı cinayetine, karıştıkları iddia edilen siyasilerin, uluslararası uyuşturucu ticaretinin üzerine gidildi mi? Ağ ortaya çıkarıldı mı? Mafya liderlerini tahliye ettiren yargıçlar adıyla şanıyla belli iken ve Adliye koridorlarında dönen rüşvetler konuşulurken üzerine gidildi mi? Suç örgütü mensuplarına vatandaşlık tedarik eden mekanizma açığa çıkartıldı mı? Temiz elleri geçtik, temiz parmaklar operasyonu bile söz konusu değil.”
Yeneroğlu, konuşmasının sonunda DEVA Partisi’nin iktidara gelmesi halinde uygulayacağı Demokrasiye Geçiş, Adil Yargı ve Temel Haklar Eylem Planları’nda yer alan çözüm önerilerinin uygulanması için çağrıda bulundu.
Yeneroğlu şöyle konuştu:
‘3 Eylem Planı çalıştık. Alın ve uygulayın’
“İktidar artık, propagandayla kimseyi kandıramadığının bilincinde.
Dünya sözlerine inanmıyor. Yüksek standartlı demokrasi ve yargı reformu için yapacaklarınız belli. İlk 100 günü bekleyelim dedik, belki eylemleriniz değişir mi diye umut ettik, maalesef daha da geriye gittik. Bu nedenle, buyurun, DEVA Partisi olarak, 3 Eylem Planı çalıştık: Demokrasiye Geçiş, Adil Yargı ve Temel Haklar Eylem Planları. Alın ve uygulayın:
- Öncelikle, hukuk devleti ilke ve kurallarına, kuvvetler ayrılığı ilkesine ve insan onurunun korunmasına dayanan anayasal devleti tesis edin.
- Anayasal devlet anlayışına uygun olarak yürütme yetkisini sınırlandırın. İktidarın kötüye kullanımına son verin. Denge denetim mekanizmalarını tekrar tesis edin.
- Yasama organına saygı gösterin. Torba kanunlarla, Külliye’de hazırlanan kanun teklifleri ile TBMM’yi itibarsızlaştırmaya son verin.
- Yargı bağımsızlığını derhal tesis edin. Hakim ve savcılara coğrafi teminat güvencesi sağlayın. Atamalarda siyaseti değil, liyakati esas alın. HSK’yı bağımsız bir yapıya kavuşturun.
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarına uyun, hemen derhal gereğini yapın.
- Temel hak ve özgürlüklere ilişkin anayasal ve yasal güvenceleri sağlayın, insan onuruna önce siz saygı duyun. Hak ve özgürlüklerin kullanımına engel teşkil eden tüm uygulamalara son verin. Temel hakların güvencede olduğu bir koruma sistemini kabullenin.
- Nefret suçları ile etkin şekilde mücadele edin.
- Kolluk ve güvenlik güçleri tarafından bireylere uygulanan işkence, kötü muamele ve yaşam hakkı ihlallerini engelleyin.
- İşkence ve yaşam hakkı ihlallerinde cezasızlık politikasına son verin.
- Anayasa’nın 24. maddesini yeniden düzenleyin. Herkese; bireysel veya topluca, özel veya kamuya açık olarak inancını yaşama, öğrenme ve öğretme hakkını temin edin.
- Düşünce ve ifade, toplantı ve gösteri yürüyüşü ile örgütlenme özgürlüklerinin kullanımını engelleyen ya da ölçüsüz şekilde sınırlandıran mevzuatı yeniden düzenleyin, bu özgürlüklerin üzerindeki her türlü baskıya son verin.
- Keyfi gözaltıları engelleyin, koruma tedbirlerini gözden geçirin, tutuklamanın peşin cezalandırma olarak kullanılmasına son verin.
- Evde, çalışma hayatında, sosyal hayatta, siyasi alanda kadına yönelik ayrımcılığa son verilmesi için gerekli adımları atın, kadına yönelik şiddetle etkin şekilde mücadele edin.
- Gazetecilerin mesleki faaliyetlerinden dolayı cezalandırılmalarına son verin.
- RTÜK’ün görevini bağımsız ve tarafsız olarak yerine getirebilmesi için yasal ve yapısal değişiklikler yapın.
- Sivil toplum kuruluşlarına yönelik ayrımcılığa ve baskıya son verin. Bu kuruluşların özgürce çalışabileceği güvenli, çoğulcu ve elverişli bir ortam oluşturun.
- Siyasi faaliyette bulunma hakkına keyfi müdahalelerin önüne geçin, Sn. Can Atalay’ı serbest bırakın.
- Eylem Planı’nızda yazdığı gibi hasta mahpusların tahliyesi için tam teşekküllü devlet hastanesi raporunu yeterli kabul edin.
- Bütüncül bir ceza infaz sistemi oluşturun. Seneler süren ceza yargılamalarını kısaltmak için mevcut kanunu doğru ve etkin uygulayacak politikalar geliştirin.
- Yerel yönetimlerde seçilme hakkına yönelik haksız müdahalelerden ve kayyum uygulamasından vazgeçin.
- Yolsuzlukla mücadele için yasal ve yapısal düzenlemeler yapın.
- Haksız yere ihraç edilenlerin hak ve itibarlarının iadesini sağlayın. Adil yargılanma hakkı ile suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırı şekilde terör örgütü üyeliği kapsamındaki yargılanmalardan kaynaklanan haksızlıklara son verin.
“Unutmayın ki hukuk devletine dönmeden, kuralları işletmeden, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere hukuka tabi olmadan ekonomi düzelmez, kalkınma olmaz, yoksulluk bitmez, refah gelmez, mutlu Türkiye olmaz! Gerek hayat pahalılığı ve gerekse işsizlik ve gelir adaletsizliği altında yatan temel nedenleri ortadan kaldırmanın adımları bellidir.”