Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanlığı

CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ İLE İLETİŞİM BAŞKANLIĞI, PROPAGANDA BAKANLIĞI’NA DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ İLE İLETİŞİM BAŞKANLIĞI, PROPAGANDA BAKANLIĞI’NA DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞTÜR

21 Eyl 2020

66 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle görev ve yetkileri yeniden düzenlenen İletişim Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde merkezi ve stratejik bir konuma yerleştirilmektedir. İletişim Başkanlığı’na stratejik iletişim ve kriz yönetimine ilişkin politikaları belirleme ve faaliyet alanlarındaki tüm kamu kurum ve kuruluşları arasındaki koordinasyonu sağlama yetkisi verilerek, ülke çapında faaliyet gösterecek bir propaganda mekanizmasının altyapısı oluşturulmuştur.

2018 yılında Anayasa’ya aykırı bir şekilde 14 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İletişim Başkanlığı’na verilen basın kartı düzenleme yetkisi 66 sayılı Kararname ile İletişim Başkanlığı’nın Basın ve Yayın Dairesi Başkanlığı’na verilmiştir. Mevcut haliyle yerli ve yabancı basın mensuplarının gazetecilik mesleklerini yürütebilmeleri için ihtiyaç duydukları basın kartının, İletişim Başkanlığı tarafından verilmesi; birçok yerli ve yabancı gazetecinin hukuka aykırı olarak basın kartlarını almalarına engel olmakta ve basın özgürlüğünü ciddi manada ihlal etmektedir. Anayasa’ya göre temel hak ve hürriyetler ancak kanunla sınırlandırılabilir. Basın hürriyetine getirilebilecek sınırlamaların ancak kanunla getirilebilmesine rağmen basın kartı için aranan şartların Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve yönetmelikle düzenlenmesi hukuka aykırıdır. Ayrıca Anayasa’nın 104. maddesine göre, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Anayasa’nın ikinci kısmının ikinci bölümünde yer alan kişi hakları ve ödevlerine ilişkin bir düzenleme yapılamaz. Basın kartı düzenleme yetkisi doğrudan basın özgürlüğüne ilişkin bir düzenlemedir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesi açıkça Anayasa’ya aykırıdır.

Öte yandan, kararname ile kurulan Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığı, stratejik iletişim politikalarını belirlemek ve yapılmak istenen algı operasyonlarını belirleyerek her türlü manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyette bulunmakla görevlendirilmiştir. Yazılı, görsel ve sosyal medyada hükümet aleyhine yapılan haber ve yorumların İletişim Başkanlığı tarafından manipülasyon ve dezenformasyon olarak değerlendirileceği ve karşı algı operasyonuna tâbi tutulacağı açıktır. Geçmişte de MGK bünyesinde Toplumsal İletişim Başkanlığı (TİB) gazeteciler hakkında andıçlar hazırlar, gazete ve televizyonlara eleman yerleştirir ve propaganda faaliyeti organize ederdi. Avrupa Birliği sürecinde 2005 yılında kaldırılan TİB‘in Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi olarak hortlatılması, iktidarın 90’lı yılların Türkiyesi’ne geri dönme çabasını göstermektedir.

İletişim Başkanlığı; basın kartı başvurularını değerlendiren, ülke çapında teşkilatı kurulan, finansmanı sağlanan ve algı operasyonlarıyla mücadele ederek stratejik iletişim politikası üreten bir kamu kurumu olarak adeta Propaganda Bakanlığı şeklinde dizayn edilmiştir. Böylece İletişim Başkanlığı; kimin gazetecilik yapacağına, hangi haberin veya yorumun manipülasyon olduğuna karar verecek ve gündemin vatandaş tarafından hükümetin istediği şekilde algılanması için aldatıcı politikalar geliştirecek şekilde kurgulanmıştır. Böylelikle İletişim Başkanlığı adeta Propaganda Bakanlığı’na dönüştürülerek ifade, basın ve çalışma özgürlüğü daha fazla baskı altına alınacak, gazeteciler sürekli olarak tehdit altında tutulacaktır. Yeni düzenleme ile Cumhurbaşkanlığı’nın demokrasi ve hukuk devletini hedef alması yetmiyormuş gibi Cumhurbaşkanlığı bünyesinde bir birimin bundan sonra bağış toplaması da işin cabasıdır.

  • İLGİLİ ETİKET:
  • #BASIN AÇIKLAMASI

SONRAKİ HABER

VAN’DAKİ İŞKENCE İDDİALARI ETKİN BİR BİÇİMDE SORUŞTURULMALIDIR!

Sık Sorulan Sorulara Cevaplar

21 Eyl 2020