Genel Kurul’da görüşülmeye başlanacak “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” ile terörle mücadele adı altında anayasaya ve AİHS’e açık aykırılıklar içeren birçok hüküm yasalaştırılmak istenmektedir.
Teklif’in Birleşmiş Milletler Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) kararlarına uyum amaçlı hazırlandığı iddia edilmektedir. Ancak FATF’ın 12 No’lu Kararında geçen siyasi nüfuz sahibi kişilerin (üst düzey kamu görevlilerinin) yolsuzluklarının denetlenmesine yönelik tavsiyeler kanun kapsamına alınmamıştır.
Öte yandan 43 maddelik teklifin sadece 6 maddesi bu konuya ilişkindir. Geri kalan torba kanun niteliğindeki bölümde, başlıkla alakasız bir şekilde; avukatlara müvekkillerini ihbar etme yükümlülüğü yükleyen, derneklere kayyım atanmasını hatta faaliyetlerine son verilmesinin önünü açan; derneklerin yardım toplamasını zorlaştıran ve tavsiye kararları dışında da keyfi bir şekilde kişi ve kurumların malvarlıklarının dondurulmasını meşrulaştıran söz konusu teklif ile:
- Cumhurbaşkanı ile İçişleri Bakanı ve Hazine ve Maliye Bakanı’na “makul sebepler” gibi hukuk tekniği bakımından karşılığı olmayan bir kavrama dayandırılarak, bir mahkeme kararı olmaksızın belirli durumlarda kişi ve kurumların malvarlıklarının dondurulması yetkisi verilmektedir.
- Derneklerin Genel Kurulu dışındaki organlarında görevli olanlar veya ilgili personel hakkında; terör finansmanı ve uyuşturucuya ilişkin suçlar kapsamında yalnızca haklarında “soruşturma” başlatılması halinde, herhangi bir mahkeme kararı dahi olmaksızın, İçişleri Bakanı tarafından personelin görevden alınması, derneğe kayyım atanması ve hatta derneğin faaliyetlerine geçici olarak son verilmesi mümkün kılınmaktadır. Ülkemizde keyfi soruşturma açılmasının kolaylığı ve yargılamaların uzunluğu dikkate alındığında bu düzenlemenin ağır sonuçlara neden olacağı açıktır.
- Derneklerin yardım toplama faaliyetlerini zorlaştıran ağır şartlar getirilmektedir. Teklif ile internet ortamında izinsiz yardım toplayan derneklerin sitelerine erişim engellenmesi ve idari para cezası gibi yaptırımlar öngörülmüştür. Bu sayede derneklerin tüm faaliyetleri İçişleri Bakanlığının onayına ve bilgisine sunulacaktır.
- Avukatlık mesleğinin ruhuna aykırı olarak avukatlara müvekkillerini ihbar etme yükümlülüğü yüklenmektedir. Bu düzenleme açıkça Avukatlık Kanunu’na aykırıdır.
- Bir bütün olarak değerlendirildiğinde temel hak ve özgürlükler keyfi, ölçüsüz ve belirsiz ifadelerle anayasaya aykırı bir şekilde sınırlandırılmasına olanak tanınmaktadır.
Sivil toplumun ve vatandaşlarımızın iktidarın yozlaşmış gücü altında daha fazla ezilmemesi için DEVA Partisi olarak, tüm milletvekillerine ve sivil topluma seslenmek istiyoruz:
- Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan masumiyet karinesi, mülkiyet hakkı ve örgütlenme özgürlüğünü sınırlandıran bu kanun teklifi Genel Kurul gündeminden geri çekilmelidir.
- Sivil toplumun, demokratik toplum ilkesinin gereği olarak özgür bir şekilde faaliyetlerini yürütmesi ve iktidarın güdümüne girmesine izin verilmemelidir.
- Dernekler Kanunu’nda yapılan örgütlenme özgürlüğünü ihlal eden tüm düzenlemelerden vazgeçilmedir.
- Bağımsız ve tarafsız yargının vazgeçilmez unsuru olan avukatlık mesleğinin avukat-müvekkil gizliliğine uygun bir şekilde yürütülebilmesi için avukatlar “yükümlü” listesinden çıkarılmalıdır.
- Teklifin genel gerekçeye uygun ilk altı maddesi, Adalet ve Anayasa Komisyonlarında sivil toplum örgütlerinin görüşünün de alındığı, kamuoyunda şeffaf bir tartışmanın yürütüldüğü demokratik bir sürecin ardından Genel Kurul gündemine getirilmelidir.