Gün geçtikçe daha fazla otoriterleşen iktidar, gazete, TV ve dijital medya üzerindeki
baskılarını da artırmaktadır. Cumhurbaşkanının yapmış olduğu bir açıklamada “Medya
virüsünden kurtulacağız.” ifadesini endişe ile karşılamaktayız. Keza bu dönemde, RTÜK’ün
Halk TV ve Tele 1 kanallarına 5 gün yayın durdurma cezası vermesi de bu baskıcı zihniyetin
ürünüdür.
Bu yayın durdurma cezaları, vatandaşlarımızın haber ve bilgi alma hakları gereğince; siyasi
iktidarı sorgulayan, eleştiren yeri geldiğinde de yanlışı haberleştiren, hakikatin izini sürüp
izleyicilerine aktaran televizyonların susturulması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla kısılmak
istenen her ses, aslında kamuoyunun ve vatandaşlarımızın sesidir.
Bu ceza RTÜK tarihinde bir ilktir. Böylesi ağır bir cezanın, aynı maddeden bir ceza daha
almaları durumunda bu kanalların tamamen kapatılmalarının önünü açacağı da
unutulmamalıdır.
Bugün gelinen noktada, RTÜK tamamen bağımsızlığını ve tarafsızlığını kaybetmiş, iktidar
tarafından yönlendirilen ve anayasaya ve hukuka aykırı keyfi kararlar veren bir yapıya sahip
hâle gelmiştir.
Anayasaya sadakat yükümlülüğünü devlet başkanına sadakat olarak algılayan RTÜK
Başkanının, “Cumhurbaşkanından gelen talimatları emir kabul edeceğini” ifade etmesi zaten
gelmiş olduğumuz karanlık tablonun nedenini bizlere açıklamaktadır.
Bu minvalde RTÜK’ün anayasaya sadakat ve tarafsızlık ilkelerine ve hukukun evrensel
kriterlerine saygı göstermesi gerektiğinin tekrar altını çizmek isteriz.
DEVA Partisi olarak, evrensel standartlarda basın özgürlüğüne, vatandaşlarımızın
farklılıklarına ve değerlerine saygı duyan, her türlü düşüncenin özgürce ifade edilebildiği,
hukukun üstünlüğünü tesis eden, özgürlükçü ve demokratik bir Türkiye için mücadele
ediyoruz.
Yürekten inanıyoruz ki, Türkiye’nin hiçbir derdi DEVA’sız değildir!