DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında ekonomik ve siyasi gelişmeleri değerlendirdi. Yeneroğlu şu ifadeleri kullandı:
‘Bu büyük krizin ideolojisi, inancı, yaşam biçimi yok’
“Millet olarak her geçen gün daha fazla fakirleşiyor, hep beraber yoksullaşıyoruz. İş bulamayan gençler bizim evladımız. Ay sonunu getiremeyen memur bizim akrabamız. Evladına harçlık veremeyen işçi bizim komşumuz. Tenceresi kaynamayan işçi bizim arkadaşımız. Bu büyük krizin ideolojisi, inancı, yaşam biçimi yok. Tüm ikazlara kulak tıkayıp ülkeyi uçurumun kenarına getiren hukuk tanımaz bir yönetim, ondan nemalanan mutlu bir azınlık ve uçurumun kenarındaki bir ülkede yaşama tedirginliğine mahkûm milyonlar…”
‘Hükûmetin kendi durumunu düzeltmesi mümkün değil’
“Artık iktidarın kredisi tükendi. Artık yolun sonuna geldiler. Güç sarhoşluğunun sonucu adeta alkol komasına girmiş vaziyetteler. Hükûmetin kendi durumunu düzeltmesi mümkün değildir. Ekonomik gelişmenin olduğu dönemde elde edilen kazancı tüm halkla adil bir şekilde bölüşmeyen hükûmet, kendi kötü yönetimi nedeniyle vatandaş fakirliğe mahkûm olunca beraber batarız demeye başladı. Zenginlik bunların başarısı, fakirlik Allah’ın takdiri… Böyle bir mantık olamaz.”
‘Bu beceriksiz ekonomi yönetimini de Allah mı istiyor?’
“Kendi beceriksizlerini örtmek için Kuran ayetlerini delil göstererek Allah’ın bizi açlıkla ve yoklukla imtihan ettiğini söyleyebilecek kadar dinimizin kutsallarını istismar etmekten, göz göre göre insanımızın inancını sömürmekten geri durmuyorlar. Peki bu beceriksiz ekonomi yönetimini de Allah mı istiyor? Size bunca hukuksuzluğu, bunca yolsuzluğu bunca zulmü yapmanızı söyleyen haşa Allah mı? Her ihaleyi aynı şirketlere verip devlet kaynaklarıyla birilerini zengin ederken hangi ayetten referans aldınız? Fakir fukaranın hakkını, yetimin hakkını yerken, yedirirken hangi ayete baktınız?”
‘Türkiye’nin krizi sadece ekonomik değildir’
“Başta hukuk ve adalet politikaları olmak üzere pek çok başlıkta dünyanın en geri ülkeleri arasında olmamızın doğal bir sonucu olarak sosyal denge ve ekonomi bozulmuş, toplumsal refah ve huzur sarsılmıştır. Türkiye’nin krizi sadece bir ekonomik kriz değildir. Türkiye uzun süredir bir siyasi kriz yaşamaktadır. Üstü örtülmeye çalışılan, korku ve baskıyla patlak vermesi önlenmeye çalışılan bir yönetim krizi yaşıyoruz.”
‘Devlet yönetiminde tam bir kaos yaşanmaktadır’
“Mevcut yönetim anlayışıyla beraber Merkez Bankası ve TÜİK gibi ekonomi yönetimi açısından kritik konumda olan kurumların bağımsızlığı yok edilmiş, liyakatsiz kişi ve kadrolar iş başına getirilmiştir. Devlet yönetiminin vazgeçilmez şartları olan adalet, ehliyet ve liyakat, şeffaflık, hesap verebilirlik, istişare ve kurumsal akıl, veriye ve bilgiye dayalı karar alma gibi ilke ve prensipler terkedilmiştir. En basit kararları dahi tek bir kişi almakta ve iddia edilenin aksine devlet yönetiminde tam bir kaos yaşanmaktadır.”
‘Adaletin olmadığı yerde refah olmaz’
“Ülke bir tek kişinin belirlediği temelsiz ekonomi politikalarıyla yönetilirken elbette ekmek kuyruklarında bekleriz. Elbette iş bulamayız, ay sonunu getiremeyiz, yoksullaşırız. Adaletin olmadığı yerde refah olmaz. Bir kişinin keyfi öyle istiyor diye suçsuz insanların cezaevine mahkûm edilebildiği bir ülkede huzur olmaz.”
‘Doğru insanlar iş başındayken ülkenin nasıl kalkındığını unutmayın’
“Tüm bu tabloyu değiştirmek, adil ve demokratik bir ülkede refah içinde yaşamak elimizde. Mühür sizde. Doğru insanlar iş başındayken ülkenin nasıl kalkındığını, adaletin ve liyakatin esas olduğu günlerde refahımızın nasıl arttığını unutmayın. Başta Genel Başkanımız Sayın Ali Babacan olmak üzere ülkeyi adalete, refaha, bolluğa ve huzura kavuşturmak için atılması gereken tüm adımların hesabını şimdiden yapıyoruz.”