Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanlığı

Kadına Karşı Şiddetle Mücadelede İstanbul Sözleşmesi Etkin Bir Şekilde Uygulanmalıdır! Kadına Karşı Şiddetle Mücadelede İstanbul Sözleşmesi Etkin Bir Şekilde Uygulanmalıdır!

25 Kas 2020

Ülkemizde, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününde, kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet ve cinsiyet ayrımcılığı gibi konularda tablo giderek kötüleşmektedir. Devletin öncelikli görevi, kadınların hak ettikleri, insan onuruna yakışan hayatın sağlanması için gerekli tedbirleri almaktır. Ancak ne yazık ki iktidar, sosyal hayattan uzaklaştırılan, ekonomik özgürlüğü elinden alınan ve hayatlarına kastedilen kadınlar için şiddetin farklı şekilleri ile mücadelede yasal ve yapısal gereklilikleri yerine getirmemekte ve halen kalıcı bir politika üretmemektedir.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna göre 2019 yılında 474 kadın öldürülmüştür. Salgın nedeniyle çok sayıda kişinin evlerde kalmasıyla birlikte şiddet vakalarında daha fazla artış yaşanmıştır. Kadına yönelik fiziksel şiddetin yanı sıra ekonomik şiddetin boyutları da salgınla beraber ağırlaşmıştır. TÜİK verilerine göre kadın iş gücü son bir yılda yüzde 7,5 azalmıştır. Yine alınan tedbirler kapsamında okulların tamamen kapatılmasıyla ev içindeki gündelik işler ve bakım yükleri artmıştır.

Öte yandan, en son Uşak ilinde yapılan gözaltı sırasında insan onuruna aykırı bir şekilde çıplak arama yapılması iddialarına yönelik yetkili makamlar tarafından ikna edici, somut bir açıklama yapılamamıştır. Şüphelisi özellikle kamu görevlisi olan; kadınlara yönelik fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddete dair şikayetler takipsiz bırakılarak, iddiaların tespiti için şeffaf soruşturma süreci yürütülmediği ve iddiaların açıklığa kavuşturulmadığı bilinmektedir.

Ulusal ve uluslararası mevzuatların etkin uygulanması kadına karşı şiddet vakalarını önlemenin ilk adımıdır. Ancak iktidar bunun yerine, kadına karşı şiddeti önleme amacıyla yapılan mevzuatı tartışmaya açmakta ve kadına yönelik şiddetle etkin mücadele yerine, sorunu çözümsüzlüğe itmektedir. Devlet, mevcut hukuki yapıyı yıkmak yerine sözleşme şartlarına uyumlu olarak güçlendirmeli, uygulamadaki aksaklıkları gidermelidir.

Kadına şiddet ile mücadelenin hukuki ve fiili dayanağı olan İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmak yerine kadın cinayetlerin artarak devam ettiği bu günlerde sözleşme hükümleri etkin bir şekilde uygulanmalıdır.

Şiddet mağduru kadınlar, polis ya da savcılığa başvurduğunda etkin bir şekilde korunmalıdır. Koruma sağlamayan veya işinin gereğini yapmayan kamu personeli hakkında en ağır idari ve hukuki yaptırımlar uygulanmalıdır. Bu kapsamda cinsel şiddet kriz merkezlerinin kurulması, kadın sığınma evlerinin sayısının arttırılması, tedbir kararlarına aykırılığın suç olarak düzenlenmesi ile yargılamalarda mevcut eksikliklerin giderilmesi için gerekli tedbirler acilen alınmalıdır.

Şiddetin toplumsal ve kültürel alt yapısı ile mücadele ise en az güçlü bir hukuki alt yapı kadar önemlidir. Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı koruyucu ve önleyici tedbirler ile rehabilitasyon aşamalarında daha fazla sorumluluk almalıdır. Şiddetin toplumsal alt yapısına karşı sivil toplum iş birliği ile etkin mücadele mekanizmaları oluşturulmalıdır. Şiddete karşı toplumsal farkındalığı arttıracak kampanyalar gerçekleştirilmeli, ilkokuldan başlayarak eğitim müfredatına bu konuya dair bilgilendirici ve eğitici eklemeler yapılmalıdır.

Kadına şiddetle mücadelede kalıcı bir politikanın yerleştirilmesi adına siyasi yaklaşımlardan ziyade objektif, kadın hak ve hukukuna saygı esasında, önleyici yasal ve yapısal gereklilikler esas alınmalıdır.

DEVA Partisi olarak, kadına karşı şiddetin kayıtsız şartsız karşısındayız! Kadına karşı şiddeti sona erdirmek için gerekli tüm adımları atmaya da hazırız.

  • İLGİLİ ETİKET:
  • #BASIN AÇIKLAMASI

SONRAKİ HABER

İKTİDAR YARGIYI DİZAYN ETMEYİ DERHAL SONLANDIRMALI

Sık Sorulan Sorulara Cevaplar

25 Kas 2020